7 Kasım 2014 Cuma

Boş Salonda Festival: Uluslararası Suç ve Ceza Filmleri Festivali


2014 kışının başlarında yeni alışkanlıklarımdan biri de sabah 7'de uyanmak. Kendimi kaptırdığım sağlıklı yaşam, sağlıklı beslenme, yeni iş ve bunun gibi bir çok şey bu erken yatıp erken kalkmalarımı tetikleyen nedenler. Kış sevmeyen bir adam olarak dün sabah çok güzel bir sabaha uyandım. Güneş kendini hissettirecek kadar kuvvetli ve güç vericiydi.Yaşadığı semti fazlasıyla seven ve bunun için şanslı olduğunu düşünen insanlardanım. Beni şanslı kılan semt ise İstinye. Boğazın bana göre en güzel yeri olan İstinye sahilini boydan boya yürüdükten sonra Beykoz-Yeniköy motoruyla Beykoz'a geçtim ve Canan Evcimen'in hızlı yönetimiyle daha öğle olmadan sahnelerim bitmişti. Bu erken paydosla birlikte kendimi hemen Taksim'e attım. Çünkü bugün Uluslararası Suç ve Ceza Filmleri Festivali'nin ilk günüydü.

Atlas sinemasının önüne geldiğimde saat yaklaşık 13:00'dı ve ortalıkta kimsecikler yoktu. Son birkaç yıldır İstanbul Film Festivali, İstanbul Bağımsız Filmler Festivali ve en son Film Ekimi'ne olan aşırı ilgiden sonra bu boşluk bana biraz garip geldi. Gişede kuyruğa girmeden bilet kapma yarışı olmadan rahatlıkla biletimi aldım ve salona doğru çıktım. Filmin başlamasına 5 dakika vardı ve salonda sadece 20 kişiydik. Tam ön sıramda oturan festival jürisinden bir kaç kişiyi ve film ekibini saymazsak tabii ki. Lale kartsız olduğum için her festivalde Lale kartlı olanları dilimden! düşürmeyen bir insan olarak gözlerim onları aramadı dersem yalan olur. Ne de olsa üstte adlarını saydığım popüler! festivallere bilet bırakmayacak kadar film ve festival aşığı insanlar kendileri. Kendi kendime küçük sitemimi ettikten sonra filmlere dönmek istiyorum.


                      https://www.youtube.com/watch?v=L2LxS75INlk

Festivalin benim için ilk filmi Filipin yapımı Geçiş (Transit). Farklı kurgu tekniği, konusu ve iyi oyunculuklarıyla seyirciyi bir an bırakmayan film tamda festivalin ana konsepti göç üzerine mükemmel bir seyir keyfi sunuyor. Film İsrail hükümetinin göçmenleri bir tehdit olarak görüp göçmen işçilerin çocuklarını sınır dışı etmeye başlamasıyla meydana gelen olayları anlatıyor. Tehdit altında yabancı bir ülkeden aile olmak üzerine yer yer masalsı bir anlatımla süslenen filmi rahatlıkla bu yıl izlediğim en iyi filmler listesine sokabilirim.

                      https://www.youtube.com/watch?v=CFfn3nK3dBI

Sıradaki film bir Fransız yapımı olan Ölü Taklidi (Je Fais Le Mort) . Festival konseptine baktığımda festivalde neden yer aldığını anlayamadığım film hayli keyifli ve zekice yazılmış bir komedi. Film 40'lı yaşlarında işsiz bir aktörün işçi bulma kurumu tarafından bir cinayet soruşturmasına atanmasını anlatıyor. Görev olayı gerçek katille birlikte canlandırmak. Mesleki hayatında kuralcılığı ve aşırı detaycılığıyla yönetmenleri kendinden bezdiren ana karakterimiz Jean Renault (François Damiens) detaycılığı sayesinde cinayetin aydınlanmasına yardımcı oluyor. Arkasında durup kesin izlemeniz gerek diyemeyecek olsam da gülmek eğlenmek için tercih edebileceğiniz bir film Ölü Taklidi.

Festival 13 Kasım Perşembe gününe kadar devam ediyor. Atlas ve Rexx sinemalarında gösteriliyor. Festival takvimini eke iliştiriyor ve iyi seyirler diliyorum. 
http://www.icapff.com/gosterim.php

SALONLARI BOŞ BIRAKMAYALIM...
Design by BlogSpotDesign | Ngetik Dot Com